Kadınların Kaleminden Kötü(!) Kadınlar

Bir kadın ve bir erkek toplumun ahlak kuralları karşısında hiçbir zaman eşit değil. Toplumun ahlak kurallarının doğruluğunu tartışmaya bile gerek yok. Uymaları beklenen kurallar aynı olmadığı gibi , kuralları çiğnediklerinde karşılaşlaştıkları cezalar da eşit değil. 

Haliyle de hayatın bir yansıması olan sanatta da ‘kötü’ karakterlerin anlatımı da aynı değil. Eşini aldatan, annelik yapmayan, cinselliğini özgürce yaşayan kadın karakterlerin ifadesiyle , erkek karakterlerin ifadesi de aynı olmuyor. Kadınlar edebiyatta ya fedakar, zorluklara göğüs geren, iffetli karakterler olarak yüceltiliyor ya da ahlaksız, çıkarcı, bencil karakterler olarak anlatılıyor. 

Bu yazıda edebiyattaki ‘kötü’ kadın karakterleri ele almak istiyorum. Dünya edebiyatı ve Türk edebiyatının bu kadar ortaklaştığı bir konu var mıdır bilmiyorum. Bihter’in ve Anna Karanina’nın kaderleri sadece yaşadıkları eserlerde başlarına gelenler değil. İkisi de ihanet eden, zevk düşkünü, ahlaksız kadınlar olarak resmedilir. Eserlerin sanatsal değerlerini tartışmaya gerek yok. Ama günümüzde her alanda kadın temsiliyetleri konuşulmalı. 

Kadınların toplumsal kurallara, yaşama itirazları büyüdükçe edebiyatçı kadınların sayısı arttı. Bu sayının artması da roman ve öykülerde kadın karakterlerin sayısını arttırdı. Bu artışla birlikte karakterlerin nasıl anlatıldığı da çok değişti. Bu yazıda çağdaş kadın yazarların eserlerinden örnekler vereceğim. Bu eserlerin her birinde ayıp denen şeyleri yapmaktan korkmayan karakterlerle tanışacak ve eminim çok seveceksiniz. 

  • Arkadaşlarla Sohbetler – Sally Rooney 

Bu kitap Y kuşağının en başarılı yazarlarından Rooney’nin ilk kitabı. Rooney bu kitapta  bir üniversitesi öğrencisinin kendisinden epey yaşlı ve evli bir adamla sancılı ilişkisini anlatıyor. En yakın kız arkadaşı ve eski sevgilisi olan Bobbi ile şiir gecelerine katılan Frances Melisa’yla ve sonrasında onun eşi Nick ile tanışır. Evli bir adama aşık olan kadının gözünden aşkı, cinselliği, evliliği, arkadaşlığı görüyoruz. Bu romanda kendini suçlayan bir kadın karakter yerine ilişkileri, tek eşliliği sorgulayan ve büyüyen genç bir kadının hikayesini okuyoruz. Modern dünyanın kuralları kadınlar için değişmiş gibi görünse de Frances’in yaşadıklarıyla bütün okurlar kendilerini ve ilişkilerini sorgulayacak. Bu kitapta cinsiyet kimlikleri ve evlilik kurumuyla ilgili de toplumsal sorgulamalar yapıyor. Ben bu kitabı yirmilerinin başında okuyan kadınların, kuirler kendisini yalnız hissetmesine engel olacaktır. 

  • Sandık Lekesi – Sema Kaygusuz 

Sema Kaygusuz yerli edebiyatın en önemli yazarlarından biri. Sema Kaygusuz’un 2ooo yılında yayımlanan ve yayımlandığı yıl Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü alan ‘Sandık Lekesi’ isimli kitabını okuyunca bir çok öyküden etkilenmek mümkün. Bu kitabın en etkili öykülerinden biri “Aşkâr”. Canan ve annesi Gülsüm’ün diyalogunu okuduğumuz öyküde, cinsel şiddet ve cinayet üzerine çok sert bir hikâyeye şahit oluyoruz. İntikam ve hayatının bir kadına acımasızlığını gördükçe üzülecek gerilecek ama en çok güçlü kadınlara hayran oluyor okuyucu. Bu kitabın bir çok öyküsünde toplumsal kurallara uygun davranmayan kadın karakterle tanışıyoruz. 

 

  • Unutma Dersleri – Nermin Yıldırım 

Nermin Yıldırım’ın güçlü dili , akıcı anlatımı ve mizahi diliyle Feribe’nin aşk acısını unutma çabasını okuyoruz bu romanda Feribe,orta yaşlarında,evli bir kadındır. Yasak aşkı tarafından terk edilince depresyona girer.Aşk acısında kurtulmak ve yasak aşkını unutmak için “Mazi İmha Merkezinden” dersler almaya karar veren Feribe unutma derslerine başlar. Nermin Yıldırım Feribe’yi sorgulayan, neşeli, akıllı bir kadın olarak çizmiş. Aşka ve evliliğe dair sorgulamalarını , vicdanıyla hesaplaşmasını okuduğumuz Feribe ahlaksız bir kadın olarak anlatılmamış. Aşk acısını unutma çabasıyla başlayan eser Feribe’nin geçmişiyle , ailesiyle ve en çok kendisiyle yüzleşir. Nermin Yıldırım Feribe ‘nin  iç dünyasıyla öyle güzel tanıştırıyor ki bizi Feribe kızmıyor, yargılamıyor , onu anlıyoruz. Birini anlamaya başlayınca insan, kendine dair de bir keşfe başlıyor.  

  • Kürar – Melike Uzun 

Melike uzun roman ve öykü türündeki eserleriyle tanınan bir yazar. Kürar isimli öykü kitabında İmzayı Anla(T)mak isimli öyküsünde bize modern bir Medea hikayesi  anlatıyor Melike Uzun.

Euripides’in Medea adlı tragedyası, ağır bir haksızlığa uğrayan Medea’nın hikâyesini anlatır. Medea tutkuyla âşık olduğu Iason’la evlenmek için babasına ihanet etmiş,  yurdunu ve ailesini terk ederek Yunan dünyasına gelmiş bir kadındır. Iason’un ihanetini öğrenen Medea ondan intikam almanın yolunu çocuklarını ondan almak olduğunu düşünür. İki çocuğunu kendi elleriyle öldürür.

Günümüzde herhangi bir kadının annelik görevlerini ne kadar yerine getirdiği bile sürekli tartışma konusu. Bu kadar sert bir olay günümüzde yaşansaydı neler olurdu, Medea’dan daha mı erdemli davranmalıydı kahramanımız? Bütün bu sorgulamalarla, heyecanla ve gerilimle okuyacağınız bir öykü İmzayı Anla(T)mak. Aldatılan bir kadının bununla yüzleşince hissettiklerini ve bununla başa çıkamayışını okumak çok zor ama çok keyifli. Daha ilk satırlardan Melike Uzun bizi hikayelerine dahil ediyor ve heyecanla okuyoruz. Karakterlerimize kızmak, sevmek  yerine onları anlıyoruz. Hislerine , dünyalarına şahit olmak çok kıymetli. 

  • Bonkis – Deniz Tezuysal

Deniz Tezuysal otobiyografik ilk romanı Bonkis’le şu günlerde çok ilgi görüyor. Anti kahraman bir kadın kahramanın mizahi bir dille anlatılması az rastlanır bir durum. Yazar bu kitapta kendi hikayesini anlatıyor. Kahramanımız Deniz bu sefer büyük ‘ahlak’ kurallarını ihlal etmiyor. Toplumun ve özellikle annesinin kendisinde beklediği kariyer adımlarını atmıyor. Büyük bir mimarlık ofisinde çalışırken istifa edip kendi kafesi Bonkis’i açan Deniz kitabı okurken size arkadaşınız gibi gelecek. Toplumun size biçtiği herhangi bir adımı reddederseniz bir kadın olarak neler yaşayacağınızı görmek için çok güzel. Bir de bütün bunları esprili bir dille anlatmak da yazarın başarısı. 

 

 

FemArt projesi kapsamında anlattığımız bütün eserlerde kadınların dünyasını anlatmaya çalışan eser ve sanatçıları ele aldık. Kadın yazarların toplumsal cinsiyet rollerinin dışında yaşayan karakterler yaratmasını çok kıymetli buluyoruz. Hikayenin ne olduğu değil kimin onu anlattığı mühim. Kadınlar kadınları anlattıkça, yazdıkça, ürettikçe dünyayı değiştirecek.  

-Damla Aydın & Esra Kars